İsrail’in Gazze’yi hedef alan son saldırılarına karşı caydırıcı hiçbir girişimine rastlanmadığı vurgulanan Arap ülkelerine yönelik tepkisizlik yine gündemde.
Kuzey Makedonyalı Arnavut yazar bir açıklamasında, “Bir Filistinli olsaydım, İsrail’in geçen 70 yılda halkıma yönelik işlediği suçları belki affedebilirdim, ancak Arapların Filistinlilere yönelik işlenen bu devlet terörüne duyarsız kalmasını asla affetmezdim!” ifadeleriyle tepkisini dile getirmişti.
Mehmedi, 2 yıl önceki paylaşımlarında bölgede yaşanan olaylarla ilgili medya eleştirisinde de bulunmuştu.
Uluslararası basının İsrail polisinin Mescidi Aksa Camii’nde Müslümanlara yönelik saldırıları hakkında taraflı bilgi verdiğini söyleyen Kim Mehmedi, “Dikkat ettiniz mi: Filistinliler kendilerini muhafaza etmek suretiyle İsrail polisine taşla saldırırken, uluslararası toplum şiddete son verilmesi çağrısında bulunuyor; İsrail polisi Filistinlilere terör uygularken ise aynı uluslararası toplum “taraflara” görüşmeleri sürdürmesi çağrısında bulunuyor. Bu dünya böyledir, güçsüz ve savunmasız olanlara karşı hakikat ve insanlık çoktan beri gömülüdür.” İfadelerini kullandı.
“İşgalciyle vatanını muhafaza edeni aynı kefeye koydular”
Dünyanın Filistin hakikatini nasıl öldürdüğünü geçmişin ve günümüzün medyasının en iyi şekilde tasvir ettiğini kaydeden Mehmedi, “Bir zamanlar medyalar “İşgal edilmiş Filistin topraklarındaki savaş” hakkında bilgi verirdi. Günümüzde ise “İsrail-Filistin çatışmasını” iletiyorlar! Yani o medyalar günümüzde işgalciyi ve vatanını muhafaza edeni aynı kefeye koydu!” değerlendirmesinde bulundu.
“Günümüzün korkunç “katilleri” elinde silah tutanlar değil insanlık sağırlığı “sözlüğünü” icat edip kontrol edenlerdir”
Bilgilendirme “sözlüğünün” gerçeği belirlediği ve acı gerçeğin üstünü örttüğü bir dönemde yaşandığına dikkati çeken Mehmedi, “Dahası, belki de günümüzün en korkunç “katilleri” ellerinde silah tutanlar değildir, insanlık körlüğü ve sağırlığının “sözlüğünü” icat edip kontrol edenlerdir, maalesef buna inanıp sessiz kalanlar olarak bizler de buna dâhil oluyoruz!” ifadelerini kullandı.
Mehmedi, “Şunu da unutmayalım: Filistinliler, diktatörü eleştirme cürretini gösteren bir gazetecinin öldürülüp cesedinin parça parça edildiği bir dünyanın, dini imanı dolar olmuş bir dünyanın, Arap-Müslüman dünyasının mağdurlarıdır! Ve benim gibi “Doğulu” ve “İslâmcı” birinin işbu tutumunun tüm “Batılı” Arnavutları rahatsız edeceğini bilmediğimi de zannetmeyin.” şeklinde konuştu.
Filistinli protestocuların attığı taşlardan tırmalanan İsrailli askerlerin parmağını önemsememiz gerektiğini söyleyenlerden utanıyorum.
İkinci Cihan Harbi esnasında kendilerini ve çıkarlarını tehlikeye atmak suretiyle Yahudileri Alman nazilerin tasallutundan muhafaza eden Arnavutlarla gurur duyduğunu ifade eden Mehmeti, “Aynı zamanda, Kosova’nın kurtuluşuna yardımcı olanlara ebediyen müteşekkir olan Arnavutlarla da gurur duyuyorum. Tam da bu yüzden, “çıkarlarımız” yüzünden yıkılmış olan Filistinlilerin evlerinin üzerine Yahudi yerleşim yerlerinin inşa edilmesine ve İsrailli askerler tarafından öldürülen çocuklara göz yummamız, Filistinli protestocuların attığı taşlardan tırmalanan İsrailli askerin parmağını önemsememiz gerektiğini söyleyen Arnavutlarımızdan ise utanıyorum!” dedi.
Suçsuzun ve mağdurun yanında olmaktan daha büyük bir insani çıkar olmadığının altını çizen Mehmedi, “Nihayetinde, kendi çıkarı için diğerinin yaralarını göremeyecek kör ve mazlumun çığlığını işitemeyecek kadar sağır olanlar, diğerlerinin kendisini acımasını bekleyemez ve güçsüzlerin kanını akıtıp geleceğini çiğneyenlerden de hiçbir farkı olmaz!” ifadelerini kullandı.
KİM MEHMEDİ KİMDİR?
Kim Mehmedi 1955 yılında Kuzey Makedonya’nın başkenti Üsküp’ün Gërçec köyünde dünyaya geldi. Edebiyat; roman, öykü, deneme kategorilerinde eserler vermiş yazarın şimdiye kadar ondan fazla çalışması yayımlanmıştır. Makedonya ve bölgenin en önemli yazarlarından birisi olarak kabul edilir. 30’a yakın romanı olan Mehmeti’nin eserleri birçok dünya diline tercüme edilmenin yanı sıra birkaç romanı Ketebe Yayınları tarafından Türkçeye de tercüme edilip yayınlanmıştır. Eserleri Fransızca, Almanca, Bulgarca, Hırvatçaya çevirilmiş olan yazarın Türkçeye kazandırılmış eserleri ise Kuyu ve Üsküp Dilencileri’dir.