Aydınlık gazetesi yazarı Gaffar Yakınca, sosyal medyada devam eden konuyla ilgili tartışmalara “Lafı eğip bükmeye gerek yok. İsrail meşru bir devlet değil arkasına ABD’yi almış bir işgal gücüdür.” sözleriyle katıldı.
İSRAİL’E YÖNELİK HER TÜRLÜ DİRENİŞ MEŞRUDUR
İsrail’in kuruluş yılı 1948. Siyonist devler, o günden beri 30 binden fazla sivil Filistinliyi öldürüldü.
Siyonizme Karşı Yahudiler Örgütü Neturei Karta’ya göre İsrail, Filistin’de her üç saate bir çocuk öldürüyor.
Bunların hiçbirini görmeyen medeni Batı, iki gündür ayakta. Hamas’ın meşru müdafaadan öteye gitmeyen operasyonundaki birkaç görüntünün üzerinde tepinerek İsrail’in yapmaya hazırlandığı büyük katliama gerekçe üretiyorlar.
Bizdeki Siyonizm sevdalısı NATO kafaların durumu farklı mı dersiniz? Vicdandan, izandan zerrece nasibini almamış kara cahil faşistler, neredeyse “hepimiz Yahudiyiz” diye sokaklara dökülecekler. Yapmadıkları şey değil, “hepimiz Ermeniyiz” diye yeri göğü inletmişlerdi. İşte o zamanların dallı gülü solcuları, PKK’cıları ile şimdinin faşistleri artık aynı kaba pisliyor.
Lafı eğip bükmeye gerek yok. İsrail meşru bir devlet değil arkasına ABD’yi almış bir işgal gücüdür. Ona yönelik her türlü direniş meşrudur. Humanizmacılık oyunlarınızı gidin öte tarafta oynayın.
Efendim, biz Türkler böyle miymişiz? Tabi ki böyle değiliz. Filistin Osmanlı toprağı olmaya devam etse ne İsrail diye bir devlet olurdu ne de böyle katliamlar yaşanırdı.
Ama bu geçmişin hesabıdır. Filistin’i elimizden alan da Araplar değil İngilizlerdir. Araplar bir hata ettilerse dönüp kendi muhasebelerini yapsınlar. Ama bizim göreceğimiz hesabın muhatabı beş yüz yıl beraber yaşadığımız Müslüman bir halk değil, Batılı emperyalistler olmak zorundadır.
Türk, savaşta sivil öldürmez ama nasıl savaşılacağını, savaşın ne demek olduğunu, düşmana nasıl muamele edileceğini iyi bilir.
Evvelki hafta Manisa’nın Demirci ilçesindeydik. Demirci, Polatlı’nın Batısında Yunan gavurunun işgal edemediği tek belde. Demirci Akıncıları adında kendine ait bir müfreze kuruyor ve Yunan’a kök söktürüyor.
Sındırgı’daki Yunan İşgal Kuvvetlerine sözcülük eden Rum Yuvan Efendi, Demircililere “teslim olun” diye mektup gönderiyor. Müfrezenin kumandanı Kaymakam İbrahim Ethem Bey, Yuvan Efendi’ye 1 Kasım 1921’de bir cevap mektubu yazıyor. İbrahim Ethem Bey’in “teslim olun” çağrısına verdiği cevabı noktasına virgülüne dokunmadan aktarıyorum:
“Beni iyice anlamadığınızdan dolayı teessüf ederim. Öyle ise anlatayım:
Vazifemiz Yunanlıları memleketten çıkarmak, milletimizi vatanımızı kurtarmaktır. Bunun için nihayete kadar mücadeleye namusumuz üzerine söz vermişiz. Bizim milli bir gaye ve mefkuremiz vardır. Böyle milli bir mefkure sahibi olanlar, düşmanlarına teslim zilletini kabul etmezler.
Eşkıyalar teslim olur. Biz eşkıya değiliz, biz Yunanlı öldürmeğe, Yunanlılarla beraber eline silah alıp milletimize kurşun atan, namusu millimize tecavüz eden yerli Rumları gebertmeğe memuruz.”
Kıssadan hisse bir: Savaş düşman askeri ile dans ederek, pişpirik oynayarak değil, işgalci düşmanı geberterek kazanılır.
Kıssadan hisse iki: Kendimize yakıştıramadığımız bir teslimiyeti, bir zilleti neden Filistinlilere yakıştıralım?
Dünyada çocukları öldüren pek çok alçak var. Ancak bunların hiçbiri İsrail kadar vahşi ve rezil olamaz. Zaten bunların içinde sadece İsrail’in devlet başkanının yüzüne karşı “siz ancak çocuk öldürmeyi bilirsiniz” denildi.
Kim dedi? Bizim Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan dedi.
Türkiye’nin bundan sonra atacağı adımların bu soylu duruşa yakışan adımlar olacağından hiç şüphemiz yok.