Basın dünyasının duayeniydi… Cumhuriyetin çınarı Hıfzı Topuz’a veda!
8 mins read

Basın dünyasının duayeniydi… Cumhuriyetin çınarı Hıfzı Topuz’a veda!

İstanbul‘da tedavi gördüğü hastanede 100 yaşında hayatını kaybeden Türk basınının duayenlerinden, gazeteci ve yazar Hıfzı Topuz, son yolculuğuna uğurlanıyor.

Topuz için ilk tören, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Şehir Tiyatroları Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi‘nde düzenlendi.

Törene eşi Ayşe Topuz, oğlu Kerem Topuz, torunları ve yeğenlerinin yanı sıra; Türkiye Yazarlar Sendikası Başkanı Aydın Özyalçıner, gazeteci-yazar Nazım Alpman, Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mine Esen, Cumhuriyet yazarları Emre Kongar ve Şükran Soner ile birçok dostu katıldı.

Kendi deyimiyle ‘en genç dostu’ olduğunu söyleyen İlhan Gülek’in sunumunu yaptığı anma töreninde, ailesi ve dostları duygularını dile getirdi.

AYŞE TOPUZ: “HIFZI BEY İLE GÜNLER SU GİBİ GEÇTİ”

Eşi Ayşe Topuz yaptığı konuşmada, “Hıfzı bey ile günler su gibi geldi, geçti. Dayanmak çok zor, ama yanına gideceğim. Benim için tek teselli bu. Sevgilim beni bekle geleceğim, yine el ele diz, dize” dedi.

Yeğeni Füsun Topuz ise, “Amcam yalnız amcam değildi; babamdı, arkadaşımdı, dostumdu. Uzun yıllar o kadar çok şey paylaştık ki onunla… O bir aydındı, herkese ışık saçardı. Hayatını doya doya istediği gibi yaşardı” diye konuştu.

Yeğeni Elif Topuz da, “Hepimizle dost olmayı bildi. Işığım, yol göstericimdi. Hiçbir zaman hayatından emekli olmadı, bizi de hep çalışmaya yönlendirdi” dedi.

ALPMAN: “ANISI ÖNÜNDE SAYGIYLA EĞİLİYORUM”

Gazeteci-yazar Nazım Alpman, şöyle konuştu:

“Hıfzı abi yaşam enerjisini aktarırken, şu öğütleri verirdi: ‘Daima gençlerle olun.’ Zeynep Oral’ın bugün Cumhuriyet’te çıkan yazısıyla bitireyim sözlerimi: ‘Yaşamda ya da yazılarında coşkusunu hiç yitirmemesini; bence ondaki insan sevgisine, çalışma tutkusuna, emeğe saygısına bir de şuna bağlayabiliriz: İdeallerinden, sosyalist düşüncelerinden hiç ama hiç vazgeçmedi. Sol yumruğu havada, 100 yaşında da onu Nâzım’ın dizesini haykırırken duyuyorum: ‘Somos sosyalitas palante palante’. ‘Biz sosyalistiz, haydi ileri!’ Hıfzı abinin anısı önünde saygıyla eğiliyorum.”

ÖZYALÇINER: “CUMHURİYET İLE YAŞAYACAKTIR”

Türkiye Yazarlar Sendikası Başkanı Adnan Özyalçıner de, şunları kaydetti:

“Hıfzı Topuz’u yitirmiş olmamızın derin üzüntüsü içerisindeyiz. Bir yazarımızdan çok, bir dostumuzu yitirmekten dolayı acımız sonsuz. Hıfzı Topuz bir Cumhuriyet aydınıydı. Düşünce ve basın özgürlüğü konusunda hayatı boyunca mücadele etti. Hıfzı Topuz Cumhuriyet ile yaşıt yazarımızdı. Birçok edebiyatçı ve yazarımızın hayatını ele alarak, birçok olaya tanıklık etmiştir. Cumhuriyet ile yaşıt Hıfzı Topuz arkadaşımız, Cumhuriyetle yaşayacaktır. Sevgili dostum Hıfzı uğurlar olsun.”

KONGAR: “MÜCADELE VE KAVGA ADAMIYDI”

Cumhuriyet yazarı Emre Kongar ise, şu ifadeleri kullandı:

Ömrünün son yazılarını Cumhuriyet’te yazdı. Ben burada onun sadece çok yakın bir aile dostu, çok yakın bir arkadaşı olarak konuşmuyorum; Cumhuriyet Gazetesi Vakfı, Vakıf Başkanı Alev Coşkun ile gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni Mine Esen’den bütün yöneticileri ve çalışanları adına konuşuyorum. Hepimiz Hıfzı’yı çok seviyoruz. Ben ölümü sevmiyorum, Hıfzı’yı seviyorum. Keşke o ölmeseydi de, ölüm olmasaydı da; onun değerini yaşarken tatmış olan bizler, onu yazılarımızda da dostluklarımızla yüceltebilseydik. O yüceltmeleri yaşarken de tatsaydı. Çok sevilerek yaşadı. Hıfzı ile benim dostluğum 100 yıllık bir dostluk. 

Hıfzı bir mücadele ve kavga adamıydı. Sevgi insanıydı, insanlığı severdi, ülkesini severdi, mesleğini severdi. Bütün ömrü boyunca sevginin, kavgasının mücadelesini yaptı. Devrimciydi, örgütçüydü. O insanlığın gerçeğe ulaşma hakkı ve ifade özgürlüğü için bütün ömrüyle çalıştı. O öyle tatlı su devrimcilerinden değildi. Onu kitapları ve yazıları ölümsüzleştirecek.”

Burada düzenlenen törenden sonra Teşvikiye Camisi’nde kılınacak cenaze namazından sonra Feriköy Mezarlığı‘nda defnedilecek.

HIFZI TOPUZ KİMDİR?

İstanbul’da 1923’te dünyaya gelen Hıfzı Topuz, Galatasaray Lisesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdi.

1947-58 yılları arasında Akşam Gazetesi’nde muhabir, istihbarat şefi, yazı işleri müdürü ve genel yayın müdürü olarak çalıştı, İstanbul Gazeteciler Sendikası Başkanlığı’nı yaptı. Strasbourg Üniversitesi’nde devletler hukuku ve gazetecilik alanlarında yüksek lisans (1957-59) ve yine Strasbourg Hukuk Fakültesi’nde gazetecilik doktorası yaptı (1960). Paris’te UNESCO Genel Merkezi’nde, İletişim Sektöründe Özgür Haber Dolaşımı Şefi olarak çalıştı (1959-1983). Uluslararası gazeteci örgütleri arasında işbirliği, basın ahlakı ve gazetecilerin korunması projelerini yönetti, Afrika ülkelerinde, Hindistan’da, Filipinler’de gazetecilik eğitimi seminerleri düzenledi. Kara Afrika’da Kırsal basın projesini oluşturdu.

Anadolu, İstanbul ve Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültelerinde Basın, Radyo ve TV Tarihi, Uluslararası İletişim ve Siyasal İletişim dersleri verdi. TRT’de Genel Müdür Yardımcısı olarak çalıştı (1974-75). 1993’te BRT İstanbul Radyo ve Televizyon Genel Yayın Koordinatörlüğü yaptı. 1986’da İletişim Araştırmaları Derneği’ni (İLAD) kurdu. UNESCO Türkiye Milli Komisyonu’nda iletişim Komitesi Başkanlığında bulundu. 1997’de İzmir’de Birinci Ulusal Kültür Kongresini, 1998’de de İstanbul’da Kültür Politikaları Sempozyumu’nu düzenledi.

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Onur Kurulu Başkanlığı’nı yaptı. TGC Balotaj Kurulu’nda çalıştı. Sürekli Basın Kartı taşıyordu. 1998 yılında TGC Burhan Felek Basın Hizmet Ödülü’nü, 2003 yılında TGC Basın Özgürlüğü Ödülü’nü, 2020 yılında Nazım Hikmet Dostluk Ödülü’nü aldı. İngilizce ve Fransızca biliyordu.

Çeşitli gazetelerde çalışan Topuz, çok sayıda kitaba imza attı.

Topuz’un kaleme aldığı romanlar şöyle:

“Meyyale”, “Taif’te Ölüm”, “Paris’te Son Osmanlılar”, “Gazi ve Fikriye”, “Milli Mücadelede Çamlıca’nın Üç Gülü”, “Devrim Yılları”, “Tavcan”, “Özgürlüğe Kurşun”, “Kara Çığlık”, “Abdülmecit; İmparatorluk Çökerken Sarayda 22 Yıl”, “Hava Kurşun Gibi Ağır” Nazım Romanı, “Elbet Sabah Olacaktır” Tevfik Fikret Romanı, “Vatanı Sattık Bir Pula” Namık Kemal Romanı, “Çılgın ve Özgür” Neyzen Tevfik Romanı, Şanlı Kanlı Yıllar”, “Nevbahar”, “Paris Sürgünü.”

İnceleme ve araştırma eserleri:

“Fransa’da Gazetecilerin Statüsü ve Asgari Ücret”, “Information Internationale dans la Presse Turque”, “Basın Sözlüğü”, “Kara Afrika”, “100 Soruda Basın Tarihi”, “Seçim Savaşları”, “Uluslararası İletişim”, “İletişimde Karikatür ve Toplum”, “Lumumba”, “Kara Afrika’da İletişim”, “Basında Tekelleşmeler”, “Yarının Radyo TV Düzeni”, “Türkiye’de Seçim Kampanyaları”, “Siyasal Reklamcılık”, “Kara Afrika Sanatı”, “Hoşgörü”, “Başlangıcından Bugüne Kadar Dünya Karikatürü”, “Dünyada ve Türkiye’de Kültür Politikaları”, “Türk Basın Tarihi”, “Büyülü Afrika.”

Anı türünde kaleme aldığı eserler ise şunlar:

“Konuklar Geçiyor”, “Parisli Yıllar”, “Eski Dostlar”, “Elveda Afrika, Hoşça Kal Paris”, “Fikret Mualla”, “Başın Öne Eğilmesin”, “Paris 68, Bir Devrim Denemesi”, “Nişantaşı Anıları”, “Bana Atatürk’ü Anlattılar”, “Gülümseyen Anılar”, “Ardından Yıllar Geçti”, “Paris’te Bir Türk Ressamı, Fikret Mualla”, “Atatürk Sesleniyor”, “Bir Zamanlar Nişantaşı’nda”, “Anı ve Mektuplarla Melih Cevdet Anday.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir