Biz Avrupalı Müslümanlar, Filistin’deki kardeşlerimize ve acı çeken Gazze halkına yürekten destek vermekte bir aradayız. İsrail yetkililerinin ve küresel toplumun Filistin halkının meşru haklarına saygı duymasını talep ediyoruz. Talebimiz daha acil çünkü onların sadece kendi devletlerini kurma hakkından değil, aynı zamanda en temel hak olan var olma hakkından da mahrum bırakılma girişimine tanık oluyoruz. Hangi siyasi gerekçeye başvurulursa yapılsın, masum insanların canına kıymak kabul edilemez. Dünya çapındaki ülkelerin çoğunluğunun desteklediği, başkenti Doğu Kudüs’te olan bir Filistin devletinin kurulması çağrısında bulunuyoruz. Filistin ve Arap karşıtı duyguların ortasında, Avrupalı liderlerin onayladıkları BM kararlarını hatırlayacaklarını umuyoruz. Ortadoğu’da ve tüm dünyada istikrarlı bir barış için Gazze halkını, Netanyahu hükümetinin politikalarının İsrail, Orta Doğu ve dünya için vahim sonuçlar doğurabileceğini anlamaya çağırıyoruz.
İlkeli Davranan Müslüman Liderleri Tebrik Ediyoruz
Katar Emiri’ne, bir Arap yurtseveri, Müslümanı ve hükümdarı olarak cesur ve ilkeli duruşundan dolayı en içten hayranlığımızı ve şükranlarımızı sunuyoruz. Türkiye Cumhurbaşkanı, Suudi Arabistan Kralı ve Malezya Başbakanı dâhil İslam dünyasının diğer liderlerini masumları desteklemeye, suçluları kınamaya çağırıyoruz.
Komşu Ülkelerin Bu Sorunu Çözme Sorumluluğu Var
İsrail’e komşu Müslüman ülkelerin liderlerinin Filistin-İsrail sorununu çözme sorumluluğu var. Netanyahu hükümetinin Gazze’de ve uluslararası alanda soykırım yapma girişimlerinde sergileyeceği davranış, bu liderlerin birliğine ve eylemlerine bağlıdır. Saldırganın elinin kontrolsüz kalmasına izin vermemelidirler.
Arap Devletleri Birliği ve İslam İşbirliği Teşkilatı da dahil olmak üzere önemli küresel kuruluşları devam eden krizde daha aktif ve görünür bir rol oynamaya çağırıyoruz. Büyük Avrupa’daki 36 ülkenin Müslümanlarının temsilcileri olarak İslam ve Arap dünyasının kalbinde yaşanan olaylara kayıtsız kalamayız.
Avrupa’yı Faşizmden Koruyalım!
Ayrıca Avrupa demokrasilerinin faşizme doğru geriliyor gibi göründüğü endişe verici bir eğilimin de altını çizmeliyiz. Fransa, Almanya ve Büyük Britanya’daki son kararlar insan haklarının akıbeti konusunda endişelere yol açıyor. Ezilen Filistin halkına destek verdiklerini ifade eden veya BM tarafından tanınan Filistin bayrağını kaldıran kişileri tutuklamak son derece rahatsız edicidir.
Soykırıma karşı olduklarını barışçıl bir şekilde ifade eden insanları cezalandırmak, çeşitliliğiyle bilinen bir kıta olan Avrupa’da tehlikeli bir emsal teşkil ediyor. Bu tür çarpıklıklarla mücadele edilememesi, Avrupa’nın birliği açısından yıkıcı sonuçlar doğurabilir. Kıta, aşırı sağcı siyasi hareketlerin ve aşırı grupların güçlenerek sonuçta Avrupa’nın istikrarını ve güvenliğini etkileme riskiyle karşı karşıya.
Bu bağlamda İspanya, İrlanda, Benelüks ülkeleri ve İskandinavya’nın sorumlu ve dengeli duruşunu takdir ediyoruz. Nefret kaynaklı yanlış bilgilerin artmasına rağmen, bu uluslar hümanizmin ve demokrasinin temel ilkelerini desteklemeye devam ediyor. Avrupa medeniyetinin çekiciliğinin bu ilkelere bağlılığında ve hükümetlerinin bunları savunma konusundaki istekliliğinde yattığını unutmamalıyız.
Üçüncü Dünya Savaşı’na Kaymayı Önlemenin Yolu Barıştır
Özetle, Gazze’deki sivil ölümlerinin derhal durdurulmasını, insani koridorların açılmasını, yardım ve insani misyonların başlatılmasını, müzakere ve çözüm süreçlerinin başlatılmasını talep ediyoruz. Ortadoğu’da büyük bir savaşı ve küresel olarak Üçüncü Dünya Savaşı’na kaymayı önlemenin tek yolu budur. Ortadoğu ve tüm dünya için istikrarlı bir barış için.