İSTANBUL (İGFA) – Her 11 yetişkinden birinde diyabet görüldüğünü belirten Yaman, beslenme alışkanlıkları ve hareketsiz yaşam tarzının bu duruma neden olduğunu dile getirdi.
Diyabetin yaygın bir rahatsızlık olduğunu ifade eden Doç. Dr. İsmail Yaman, “Diyabetin bu kadar sık görülmesinin ana nedenleri arasında, toplumun yaşlanması, insanların daha çok karbonhidrat tüketip, daha az hareket etmesi gibi nedenler yer alıyor. Diyabet gelişiminin engellenmesi için diyet ve spor alışkanlıkları gibi toplumsal önlemler alınmalı, diyabet tanısı alan hastalarda yaşam şekli değişiklikleri ve medikal tedavi başlanmalı, uygun bireylerde hem toplum hem de bireyin avantajı için cerrahi tedaviler uygulanmalıdır. Diyabetlerin yüzde 90’ı tip 2 diyabettir ve aslında bu grup hastaların çoğu cerrahi olarak tedavi edilebilmektedir” diye konuştu.
DİYABET CERRAHİSİNDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER
Diyabet tedavisinde iki grup diyabet hastasına cerrahi önerildiği bilgisini veren Yaman, sözlerine şöyle devam etti: “Diyabet cerrahisi insülin salgısını artırmaz. Vücudun insüline olan ihtiyacını azaltır aynı zamanda var olan insülinin daha etkili kullanılmasını sağlar. Vücut kitle indeksi (VKİ) 30 ve üzerinde iken aynı zamanda kontrolsüz şeker değerleri olan kişilere özel kan testleri yapılır. Bu testlerde pankreas rezervi yeterli ise yani kısıtlı da olsa pankreas insülin salınımı yapıyor ise diyabet cerrahisi önerilmelidir. VKİ 35 ve üzerinde iken diyabeti bulunan kişilere diyabet cerrahisi yapılabilir. Diyabet cerrahisinin uygun olduğu düşünülen hastalarla cerrahi tedavi öncesinde ameliyat yöntemi ve sonrasında dikkat etmesi gerekenler konusunda ayrıntılı olarak görüşülür. Kan tetkikleri, karın ultrasonografisi, gerekli diğer branş hekimlerinin konsultasyonları, endoskopi gibi ayrıntılı tetkik ve değerlendirme süreci tamamlanır, bu test ve değerlendirme sonuçları da uygun ise diyabet cerrahisi planlanır”
Doç. Dr. İsmail Yaman, şu bilgileri verdi: “Önerilecek cerrahi tipi kişinin VKİ’ye, diyabet için kullandığı medikal tedavi tipi, dozu ve süresine, yapılacak test sonuçlarındaki pankreas rezervine, kişinin genel sağlık durumuna bağlı olarak değişebilmektedir. VKİ 40 ve üzerinde iken genellikle tüp mide ameliyatı yeterli olurken; VKİ daha düşük ve kontrolsüz diyabeti olanlarda transit bipartisyon; SASİ bypass ya da rouxNY gastrik bypass gibi gıdaların ince bağırsağın belli bir kısmını by-pass ettiği teknikler önerilir”
BAŞARILI SONUÇLAR VERİYOR
Doğru hasta ve yöntem seçimiyle diyabet cerrahisinin başarılı sonuçlar verdiğini vurgulayan Yaman özetle şunları söyledi: “Bu tip ameliyatlarda mide hacmi küçülür, dolayısıyla açlık hissi azalır ve tokluk hissi hızlı oluşur. Bu durum kalori alımını belirgin olarak azaltır. Aynı zamanda bağırsakların bir kısmı bypass edildiği için alınan karbonhidratların bir kısmı bağırsaklar tarafından emilmeden atılır. GLP, peptid Y gibi bağırsaklarda salınan hormonlar artar ve bu hormonlar insüline yardımcı işlev görür.Doğru hasta seçimi, doğru yöntem seçimi ve düzenli ameliyat sonrası takip ile ameliyattan 10 yıl sonrasında dahi başarı şansı yüzde 90’lara ulaşmaktadır. Obezite cerrahisinde olduğu gibi diyabet için yapılan cerrahi tedavilerden sonra da en önemli faktörlerden biri yeni ve doğru yaşam alışkanlıkları kazanmaktır. Her ameliyatta olduğu gibi bu ameliyatların da düşük de olsa riskleri vardır. Bu riski azaltabilmek için ameliyat öncesinde hasta değerlendirmesi ayrıntılı olarak yapılmalı ve varsa ek hastalıkları mümkün oldukça düzeltilmelidir. Ameliyat esnasında tecrübeli ekip, yeterli ve kaliteli ekipmanla çalışılması da bu riski azaltan faktörlerdendir”
More Stories
Özel hastaneleri denetleme komisyonları 1 ay içinde sahada olacak
TTB: Yeni Özel Hastaneler yönetmeliğinin hukuka aykırı maddelerinin iptali için girişimde bulunulacak
Dr. Çallı: Kadın hastalığı olarak bilindiği için meme kanseri erkeklerde geç tanıya neden oluyor