TCG Anadolu’dan sonra Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) ikinci en büyük gemisi olacak TCG Derya ile birlikte TCG İstanbul, TCG Arif Ekmekçi ve insansız deniz aracı olan Marlin Sida bugün donanmaya teslim ediliyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yalova Sefine Tersanesi’nde Mavi Vatana Güç: Yeni Deniz Platformları Teslimat Töreni’nde konuşuyor.
Donanmamızın caydırıcılığını daha da artıracak projelerin teslim töreni nedeniyle bir aradayız.
Bugün sadece gemilerimizin teslimatıyla yetinmiyoruz, dünyada elektronik harp kabiliyetine sahip ilk insansız su üstü aracımızı donanmamıza teslim ediyoruz.
Denizde ikmal muharebe destek gemimiz TGC Derya, TGC Anadolu’dan sonra en büyük gemi olma özelliğine sahiptir. Bilindiği gibi MİLGEN Projesi’nin 5. gemisi olan TGC İstanbul, yerli imkanlarla üretilen ilk fırkateyndir.
Teslimatı yapılan gemilerimizin donanmamıza ve TSK’ya hayırlı olmasını diliyorum. Bugün sadece gemilerimizin teslimatıyla yetinmiyoruz, aynı zamanda dünyada elektronik harp kabiliyetine sahip ilk insansız su üstü deniz aracını da donanmamıza teslim ediyoruz. Marlin SİDA, elektronik taarruz görevlerini tam otonom olarak icra edecektir. Denizlerdeki hakimiyetimizi destekleyecek, dosta güven düşmana korku verecektir.
Marlin SİDA’nın da donanmamıza hayırlı olmasını diliyorum. Bu başarılı projelerin sırrı, kurumlarımız arasındaki yakın işbirliği ve koordinasyondur.
Kurumlar arasında anlayış güçlendikçe de oyun değiştirici projeler ortaya çıkıyor. Önümüzdeki dönemde bu koordinasyonu çok daha ileriye taşıyarak yeni başarılara imza atacağımıza inanıyorum.
Mavi Vatan’ın güvenliğini temin için birçok projeyi hayata geçirdik. Yüzde 80’e varan yerlilik oranına ulaştık. Gemilerin sadece kaba işçiliğini yapmakla kalmıyoruz, sensör, silah ve mühimmatları da yerli ve milli olarak üretebiliyoruz.
Bu projeler savunma sanayi hedeflerimizin de tek tek gerçekleşmekte olduğunu gösteriyor. Günümüzde savunma alanında güçlü ve bağımsız olmayan ülkelerin istikballerine güvenle bakabilmeleri mümkün değildir. Rusya-Ukrayna savaşından Gazze’deki katliamlara, Suriye’deki zulümden, Libya’daki krize kadar her hadise yanı başımızda vuku buluyor. Türkiye tüm bu gerilimlerin ortasında ayaklarına yıllardır takılan çelmelere rağmen istikrar abidesi olarak adından söz ettiriyor. Çatışmaların sona erdirilmesi için de gayret sarf ediyoruz. 2 yıl önce çatışmaların daha ilk aylarındayken Rusya-Ukrayna arasında başlattığımız sürecin önemi daha iyi anlaşılmaktadır. Savaş lobilerinin sabote etmek istediği bu süreç hedefine ulaşabilseydi, on binlerce insan hayatta kalacaktı.
Bizi eleştirenlerin bugün bize hak verdiğini görüyoruz. Emin olun benzer bir pişmanlık Gazze’deki trajedi için de yaşanacaktır. İsrail yönetimine sınırsız destek verenleri hepimiz ibretle takip ediyoruz. İsrail’in işlediği katliamlara göz umanlar yarın keşke demekten kurtulamayacak edamet yaşayacaktır. 25 bine yakın masum Gazzeli’nin katli başta olmak üzere 100 bin kişinin canını yakanlar bunların yakıcı sonuçlarıyla yüzleşeceklerdir. Uluslararası alandaki yansımalarına şahit olmaya başladık. En son kötü sınavlarını Gazze meselesinde veren batılı ülkelerin artık hiçbir inandırıcılığı kalmadı. Lafa gelince demokrasi avaneliğini kimseye bırakmayanların faşist yüzleri ortaya çıktı. 105 gündür vahşice öldürülen çocukları, bebekleri görmediler. Zulmü engelleyecek tek bir adım dahi atılmadı. Daha önce Irak’ta Bosna’da Suriye’de Somali’de olduğu gibi küresel güvenliği sağlamakla mükellef kurumlar başarısız oldu, sınıfta kaldı. Günümüzün führeri Netanyahu’nun Filistin halkına yönelik soykırıma varan barbarlıklarını izlemekle yetindiler.
Tüm bu yaşananlar özellikle bunların karşısında en fazla yükselten ülkelerden biri biziz.
Ayrıntılar geliyor…