Welcome to Our Website

İklim değişikliği hasat tarihini değiştirebilir

Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi (NKÜ) Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölüm Başkanı Prof. Dr. İsmet Başer, iklim değişikliğinin etkileri nedeniyle Türkiye’de yetiştirilen ürünlerin ekiminin ve hasat tarihinin erkene çekilebileceğini bildirdi.

İklim değişikliğinin Türkiye’deki tarım takvimine etkisiyle ilgili AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Başer, dünyada 4,8 milyar hektar tarım alanı bulunduğunu ve bunun 1,5 milyar hektarında tarım yapıldığını söyledi.

Türkiye’de çayır ve meralar da dahil tarım alanı olabilecek alanların yaklaşık 382 milyon hektar olduğunu ve bunun 23,5 milyon hektarlık bölümünde tarım yapıldığını belirten Başer, iklim değişikliği ve tarım yapılan alanların hızlıca diğer alanlara kayması nedeniyle tarım alanlarının giderek azaldığını vurguladı.

Bu azalmanın önüne geçebilmek için değişen iklime uygun şekilde tarım yapılması gerektiğini kaydeden Başer, “İklim değişikliği Türkiye’de gelecekte ürünsel değişimlere neden olacak ve eğer sıcaklar böyle giderse özellikle yazlık ekilen bitkilerin ekimlerini erkene çekeceğimiz için hasat tarihimiz de en az bir ay öne gelecek.” dedi.

İklim değişikliğinin aynı hızla devam etmesi durumunda sulama yapılan alanlarda özellikle çeltik, mısır, pancar ve yonca gibi ürünlere kısıtlamalar gelebileceği tahminini paylaşan Başer, özellikle yazlık ürünlerin deseninin, hatta türlerinin değişebileceğini aktardı.

Başer, şöyle devam etti:

“Örnek vereyim; ayçiçeği. Eğer bu yılki gibi giderse gelecek yıllarda belki Trakya bölgesinde ayçiçeği kısıtlanacak. Belki de diğer bölgelere kayma ihtimali var. İklim değişikliği Trakya’da daha çok yazlık ürünleri etkilemekte. Erkenci çeşitlere yönelmek gerekiyor ve çok geç kalmadan ekim yapmak gerekiyor. Eskiden biz hastalık korkumuz nedeniyle çiftçiye ‘Geç ekin’ diyorduk ama bu kuraklık bizi çok geç ekmemeye zorladı. Gelecekte Trakya’da ya da kuraklığın aşırı olduğu bölgelerde 3-5 yıl sonra kuraklığa daha dayanıklı bitkiler o bölgenin üretim deseninde yer almalı. Örneğin sorgum bitkisi artık Afrika’da diğer bölgelerde hatta Türkiye’nin değişik yerlerinde yetiştirilen bir bitki. Biliyoruz ki kuraklığa dayanıklı.”

“ANA ÜRÜNLERDE VERİM KAYBI YAŞADIK”

Geçen yılla kıyaslandığında yağış toplamının aynı kaldığı fakat yağış dağılımlarının değiştiğini kaydeden Başer, Trakya, Karadeniz ve İç Anadolu Bölgesi’nin ani ve beklenenin üzerinde yağış aldığının ve iklim değişikliğinin etkilerinin en çok görüldüğü bölgeler olduğunun altını çizdi.

Başer, iklim değişikliğinin verime etkileriyle ilgili şu değerlendirmelerde bulundu:

“Buğdayın 20 milyon ton üretimi var. Mesela 2019’da özellikle Orta ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde meydana gelen kuraklık nedeniyle buğday rekoltemiz 17,5 milyon hektara düştü. Geçen yıl yine Trakya’da meydana gelen özellikle düşük sıcaklık ve ani sıcaklık düşüşleri nedeniyle özellikle makarnalık buğdayda önemli kayıplar oldu. Bu yıl ise yine Trakya bölgesi bazında yazlık ürünlerde önemli kuraklık zararı yaşadık. Sadece ayçiçeğinde resmi rakamlara göre yüzde 40’a yakın bir verim kaybı oldu. Son 5 yıldır özellikle tarlada yetiştirilen ana ürünlerde, başta Orta Anadolu, Güneydoğu Anadolu, Trakya, Ege ve Akdeniz bölgelerinde olmak üzere birçok üründe verim kaybı yaşadık.”

“KURAKLIĞA DAYANIKLI TÜR TEŞVİK EDİLMELİ”

İklim değişikliğiyle mücadelede toprak kalitesinin artırılması kadar bölgeye uygun bitki türlerinin seçilmesinin de önemli olduğunu ifade eden Başer, iklim değişikliğinin tarımsal üretim üzerindeki baskısının azaltılması için şu önerilerde bulundu:

“Birincisi tarımda planlama yapmamız lazım. Bölgelere yönelik bir ürün deseni çıkarmamız lazım. İkincisi toprak yapısının uygun olduğu alanlarda Güneydoğu ve Orta Anadolu’dan başlayarak hatta Trakya’nın bir kısmında artık doğrudan ekim ya da minimum toprak işlemeyle tarlalarımızı ekmemiz lazım. Bunun dışında kuraklığın problem olabileceği, toprak yapısı biraz daha kumsal ya da daha hafif bünyeli alanlarda yazlık ekimden çok kışlık ekimlere yönelmeliyiz. Belki iklim bizi zorlayacak ama biz burayı kışlık ekime yönlendirmeliyiz. Kuraklığa dayanıklı tür ve çeşitler de teşvik edilmeli. Bu saydığım bölgelerde bir diğer sorun aşırı toprak işleme. Aşırı toprak işlemeden kaçınmalıyız.”

Kuraklık, sıcaklık ve nem gibi parametreleri ölçümleyebilen teknolojik altyapıların tarımda kullanımının yaygınlaştırılması gerektiğini bildiren Başer, kuraklığın etkilerinin şiddetli görüldüğü bölgelerin toprak yapısına dair haritalar hazırlanarak ekilecek doğru ürünlerin belirlenebileceğini dile getirdi.

Başer, sözlerini, “Biyoçeşitlilik çok önemli, çok yararlı ama kullanmıyorsanız hele tarımsal üretimde kullanmıyorsanız sadece övünürüz. Deriz ki ‘Çeşit bazında Türkiye çok zengin.’ Ben yeterli kullanamadığımız kanısındayım. Küresel iklim değişikliğinde elinde en büyük koz olan ülkeyiz. Gerek ıslahta gerek bitki türlerinin seçiminde bunlardan muhakkak yararlanmalıyız.” diye tamamladı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir